'Bay Kemal'in ağzından bazı şeyler çıkıyor, geliyorlarmış'
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Bay Kemal'in ağzından bazı şeyler çıkıyor, geliyorlarmış'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu aralar Bay Kemal'in ağzından bazı şeyler çıkıyor, geliyorlarmış. Geçen gün söyledim 'aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış.' Siz zaten tek partili dönemden bu yana hep aynı şeyi söylediniz. 'Geldik, geliyoruz, geldik geliyoruz.' Hala geleceksiniz. Bu millet size buraları teslim etmez" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Siyaset Akademisi'nin açılış dersinde konuştu. 9 hafta sürecek olan eğitim-öğretimi tamamlayan katılımcılardan yapılan sınavlarda 70 ve üzeri puan alanlara başarı sertifikası verileceğini belirten Erdoğan, bu süreçte katılımcılara anayasadan dış politikaya, ekonomiden medyaya, tecrübe paylaşımından kişisel gelişime kadar geniş yelpazede derslerin verileceğini söyledi. Erdoğan, akademiye eğitim için başvuranların üçte ikisinin AK Parti teşkilatında görev almayan kişilerden oluşmasının buradan geleceğin siyasetçilerinin yetişeceğinin işareti olduğunu kaydetti.
"Her bir vatandaşımızı partimizin çatısı altına davet ediyoruz"
AK Parti'nin ve Siyaset Akademisi'nin kapılarının herkese açık olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Derdi ülke ve millet olan her kardeşimiz, bu çatının altında kendine yer bulacağından emin olmalıdır. AK Parti'nin gençlik kollarından siyasete giren arkadaşlarımızdan her seviyeye gelmiş olanlar var. Aynı şekilde kadın kollarımızda siyasete girip de en üst kademelere çıkanlar olmuştur. Bu tablo AK Parti'nin bizahatinin kendisinin bir siyaset okuluna dönüştüğünü gösteriyor. Ülkemizde bir süredir bilinçli bir şekilde siyasetin ve siyasetçinin itibarını düşürmeye yönelik kampanyalar yürütülüyor. Ne kadar çok vatandaşımız siyasi partilerde aktif rol alırsa siyasetin kalitesi de o derece artar. AK Parti'nin üye sayısının 10.5 milyona yakın olmasıyla gurur duymamızın sebebi bu rakamın vatandaşlarımızın siyasete olan ilgisini göstermiş olmasıdır. Hukuki olarak engeli olmayan her bir vatandaşımızı potansiyel üye adayı olarak görüyor ve partimizin çatısı altına davet ediyoruz" diye konuştu.
"Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış"
Erdoğan, bu nedenle AK Parti teşkilatının kapı kapı dolaşarak vatandaşlara ulaşmasını, AK Parti'nin davasını anlatmasını, sonuç olarak da kalpleri fethederek yeni üyeler kazandırmasını önemsediklerini ifade etti. İstanbul'da başlatılan kampanya ile 1 ayda 45 bin vatandaşın AK Parti'ye üye yapıldığını anımsatan Erdoğan, çalışmalara devam edeceklerini ve üye çalışmalarıyla vatandaşların gönüllerini kazanmaya devam edeceklerini söyledi. İnsanın fani bir varlık olduğunu, siyasetin de gelip geçici bir uğraş olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Siyasetteki makamlar orada bulunmak için değil en doğru ve hayırlı hizmetleri vermek için vardır. 'Ben siyasetçiyim, cumhurbaşkanıyım, bakanım, şu koltuğa oturdum bir daha bu koltuktan kalkmayacağım.' Yok böyle bir şey. Her an sen de diğerleri gibi gelip geçicisin, gidebilirsin. Ama bu aralar Bay Kemal'in ağzından bazı şeyler çıkıyor, geliyorlarmış. Geçen gün söyledim 'aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış.' Siz zaten tek partili dönemden bu yana hep aynı şeyi söylediniz. 'Geldik, geliyoruz, geldik geliyoruz.' Hala geleceksiniz. Bu millet size buraları teslim etmez. Siz bu millete çok zulüm ettiniz, çektirdiniz. Bu millet Müslüman. Öyle uyanıktır ki bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz."
Siyaset yapılırken elde edilen makamların milletin emaneti olduğu gerçeğinin hiçbir zaman akıldan çıkarılmaması gerektiğini belirten Erdoğan, "Bu emaneti namusumuz bilerek üstüne titremeliyiz. Sadece makam için, para için, nefsini tatmin etmek için siyaset yapanlar gün gelip de kenara çekilmek zorunda kaldığında unutulup gitmeye mahkumdur. Bizler bu anlayışla 18 senedir çalışıyoruz ve Türkiye'nin 81 vilayetini eserlerimizle donattık. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan adalete bütün bu alanların hepsinde eserimizin olmadığı il yok. Sadece ulaşımdan bir örnek vereyim. Cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin 100 kilometre yol yapılmış. 18 senede bizim yaptığımız 23 bin kilometre yol. Göreve geldik 76 üniversite vardı, biz 207'ye çıkardık. Şu anda üniversitenin olmadığı il yok. Üstlendiğimiz görevler sebebiyle ne kadar yükselirseniz yükselin asli işinizin millete hizmet olduğunu asla unutmayın. Kibir, tepeden bakma, insanları küçümseme, kendini üstün görme en tehlikeli bataklıktır" diye konuştu.
"İdlib'de üç şehidimiz var, rejimin kaybı çok büyük"
Erdoğan konuşmasının devamında, "İdlib'de 3 şehidimiz var, rejimin kaybı çok büyük. Hindistan katliamların cirit attığı bir ülke haline geldi. Hindular Müslüman katliamı yapıyor" şeklinde konuştu.
"AK Parti icraatları Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 3 kat, 5 kat, 10 kat fazlasıdır"
AK Parti döneminde yapılan icraatlara ilişkin konuşan Erdoğan, "Siyaset demek ülke için eser üretmek, millete hizmet etmek demektir. 2001 yılının Ağustos ayında kurulduğu günden bugüne siyasette varoluş gayesi işte budur. Türk siyasetinin en genç partilerinden olmasında rağmen AK Parti icraatları Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 3 kat, 5 kat, 10 kat fazlasıdır. Hükümetlerimiz döneminde yaptıklarımızı hatırlatmak isterim. İşe başlarken milletimize Türkiye'yi eğitim, sağlıkta yücelteceğimizin sözünü vermiştik. Eğitimde üç kademeli 12 yıllık zorunlu eğitimi getirerek, katsayı adaletsizliğini gidererek, ders kitaplarını ücretsiz vererek, seçmeli ders koyarak yeni bir dönemi başlattık. Derslik sayısını 316 bin ilave ile 590 bine, öğretmen sayısını 652 bin ilave ile 946 bine çıkardık. Yüksek öğrenimde üniversite sayısını 76'an 207'ye çıkardık. Hiçbir ilimiz şuan üniversitesiz değil. Akademik personel sayısını 70 binden 170 bine, yurtların yatak kapasitesini 677 bine. Öğrenci sayısı Almanya'da bile yok, 1.6 milyondan 8 milyona yükselterek isteyen her gencimize üniversite eğitimi imkanı getirdik. Spor tesisi sayımızı bin 572'den 3 bin 798'e, mahalle tipi saha sayısını 578'den 3 bin 764'e, atletizm pistleri sayısını 12'den 56'ya, yüzme havuzlarının sayısını 46'dan 145'e, spor salonu sayısını 372'den 905'e çıkararak spor alt yapısında devrim yaptık. Gençleri kötü alışkanlıktan kurtarıp onları buraya çekelim. Sigara alışkanlığı, alkol alışkanlığı, tinerden kurtaralım. Gençlerimiz sporla uğraşsın, dinamik ahlakıyla hakikaten mükemmel bir nesil yetiştirelim. Sportif yetenek taramasını başlattık. Ortaokul çağındayken evlatlarımızı sportif yeteneklerini keşfedip doğru alanlara yönlendiriyoruz" diye konuştu.
"Savaş Ay'ın programını izlediyseniz bay Kemal'in nasıl genel müdür olduğunu iyi görmüşünüzdür"
Sağlıkta hastane ve tedavi kurumu sayısını 5 bin 500'e, hastane yatağı sayısını 240 bine, birinci basamak sağlık kuruluşları sayısını 14 bin 873'e yükselterek alt yapının güçlendirildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "18 sene önce bu hastanelerin hali neydi. Bay Kemal SGK genel müdürü iken hastanelerin hali neydi. Savaş Ay'ın programını izlediyseniz bay Kemal'in nasıl genel müdür olduğunu iyi görmüşünüzdür. Allah bunların eline düşürmesin. Ben bunları çöp, çukur ve çamur diye tanımladım. Bunların döneminde hastanelerimizde hijyen diye bir şey söz konusu değildi. Şimdiki gibi tek hastalı oda yanında refakatçi yoktu. Sağlam hasta, hasta çıkar. Tuvaletler rezillik, her taraf kan revan içinde. Başta kim var, bay Kemal. Röntgen için 7 ay, 8 ay sonraya gün verilirdi. Dışkapı'yı bir kenara koyalım, bir tarafta Bilkent'te var, Ankaramızda iki dev şehir hastanesinin diğeri de yapılıyor. Daha çok çalışacağız, daha çok gayret edeceğiz. Bunları bilmeyen vatandaşlarımıza anlatacağız. Sağlık kurumlarını en modern cihazlarla donatırken, hekim sayısını yükselttik. Şehir hastaneleriyle sağlıkta hizmet standardını dünya ortalamasının üstüne çektik. Hakim sayımızı, yardımcı personel sayısını 26 binden 72 bine çıkarırken, alt yapıyı geliştirdik. Adaletin tecellisi beyefendiyi rahatsız ediyor. TSK, 400 bin kadrolu asker mevcudu ile sınırların korunması ve sınır ötesi operasyonlarda adeta destan yazıyor. Demiryollarımızın tamamına yakınını modernize ettik. Metro hattını hükümet olarak biz yaparak milletimizin hizmetine sunduk. Havalimanı sayısını 26'dan 56‘ya çıkardık. Türkiye'de havalimanı uzaklıkları evlerimize yarım saat, 45 dakika. Lüks otobüslerle gitme yerine vatandaşım uçakla gidiyor. Bu hale geldik. Batı'da var da Türkiye'de neden olmasın” dedi.
“Kendi denizlerimizde bütün araştırmaları yapabileceğimiz gibi başka denizlerde de bu araştırmaları yapabiliriz”
Sanayide yaşanan atılımlardan da bahseden Erdoğan, Doğu Akdeniz'de hizmet veren sondaj gemileriyle ilgili de konuştu. Erdoğan, “Sanayide, OSB'yle, araştırma geliştirme merkezleriyle, teknoparklarla, sanayi siteleriyle ülkemizi dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biri haline getirdik. Bugün Çin'de yaşanan sorunlar sebebiyle alternatif olarak gözler Türkiye'ye yöneliyorsa, bunda sanayi alt yapımızın büyük payı var. Göreve geldiğimizde 32 bin megawaatı bulmayan kurulu gücümüzü şu anda 91 bin megawattın üzerine çıkardık. Karanlıktan geçilmiyordu ülkemiz. Bunu büyük oranda bitirdik. Ülkemizin su, güneş ve rüzgar temelli enerji kaynaklarını harekete geçirmenin yanında Akdeniz'de yürüttüğümüz sondaj faaliyetleriyle enerjide yeni bir dönemin kapılarını açıyoruz. Bizim böyle sondaj gemimiz, sismik araştırma gemimiz yoktu. Dünyadan yalvar yakar, ‘Sismik araştırma gemisi getirebilir miyiz', ‘Sondaj gemisi getirebilir miyiz', bir tane yarım yamalak bir gemi bir yerlerden bulmuşlardı, onunla beraber dolaşıyorlardı. Bunların hepsi tarih oldu. Bizim kendimize ait iki adet sismik araştırma gemimiz, üç adet sondaj gemimiz var. Kendi denizlerimizde bütün araştırmaları yapabileceğimiz gibi başka denizlerde de bu araştırmaları yapabiliriz. Şu anda Libya'yla yaptığımız anlaşmada malum çevreleri çıldırtan da bu” diye konuştu.
“Bu sınırları Bay Kemal çizmedi”
Türkiye'nin İdlib'de Adana Mutabakatı ile yer aldığına değinen Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla da ilgili sert söylemlerde bulundu. Erdoğan, “O malum, gayrimeşru Hafter var ya, bir yerlerden askeri destek alıyor. Güvenlik desteği alıyor. Biz de Libya'da askeri eğitim noktasında verdiğimiz destek, orada ayrıca eğitimini alan askerlerle beraber şu anda Libya'da daha önce lehine gelişen yapıyı hamdolsun tersine döndürdük. Aynı şekilde İdlip'de de gelişmeler şu anda lehe döndü. 3 tane şehidimiz var. Mekanları cennet olsun. Onun yanında rejim güçlerinin kaybı çok büyük. Mücadele orada hala devam ediyor, edecek. Ruslarla görüşmeler devam ediyor, edecek. ‘Biz Adana Mutabakatı'yla İdlib'deyiz' diyoruz. 911 kilometre sınırımız var. Bu sınırları Bay Kemal çizmedi. ‘Orada ne işiniz var' diyor. Sen anlamazsın bu işlerden, sen siyasetin cahilisin. Bizi taciz eden kim olursa olsun tepesine bineriz. Akıl veriyor, ‘Esad'la gidip görüşsünler' diyor. Sen daha Esad'ı tanımazken ben onunla görüşüyordum. Onun karakterinin ne olduğunu biliyorum. Çok seviyorsan sen git görüş. Zaten adamların görüşüyor. Ama şu anda Esad'in nasıl bir katil olduğunu, nasıl kendi vatandaşlarını haince öldürdüğünü görmüyorsan sana ne diyelim. Şu anda Rusya'nın, İran'ın desteği olmasa Esad'ın ayakta durması mümkün değil. Terör örgütleri destekli olarak bir mücadele yürütüyor. Biz ise Suriye Ulusal Milli Ordusu'ylayız. Askerlerimizle dayanışma içindeler. Biz bu bölgede terör istemiyoruz. En batısından en doğusuna bu topraklar huzur toprağı olsun istiyoruz. Yüzbinlerce vatandaşını öldüren bir Esad'i dost görmek mümkün değil. Varsın, o Bay Kemal'in dostu olsun, bizim dostumuz olamaz” ifadelerini kullandı.
“Biz karşımızdaki herkese eşref'i mahlukat nazarıyla bakıyoruz”
Avrupa Parlamentosu'nun gündemine taşınan göçmen çocuklar mevzusuyla ilgili Erdoğan, “Siyasette her mevzi, her mevki, her temsil önemlidir. Yeter ki siz bu imkanı doğru değerlendirin. Mesela geçtiğimiz günlerde ülkemizin en çok eleştiriye maruz kaldığı yerlerden biri olan Avrupa Parlamentosu'nda bir rapor yayımlandı. AK Partili İstanbul Milletvekilimiz Serap Yaşar'ın girişimiyle hazırlanan ve raportörlüğünü de kendisinin üstlendiği bu çalışma, Avrupa'daki kayıp, mülteci ve göçmen çocukların meselesini dünya gündemine taşıdı. Çeşitli ülkelerden Avrupa'ya gelen on binlerce göçmen çocuğun kaybolduğu gerçeğinin bizzat Avrupa Parlamentosu tarafından rapora bağlanmış olması çok önemlidir. Halbuki aynı dönemde Türkiye, sayıları milyona yaklaşan sığınmacı çocuğa barınmadan eğitime kadar her türlü imkanı sağlamıştır. Avrupa'nın bırakınız bunlara benzer hizmetler sunmayı, çocukların bizzat kendilerine bile sahip çıkamamış olması aramızdaki farkın göstergesidir. Biz, karşımızdaki herkese eşref'i mahlukat nazarıyla bakıyoruz. Kökeni, dini, dili ne olursa olsun her insan bizim için hürmete layıktır. Avrupa ise kapısına gelen mazlumları kendine tehdit olarak görüyor. On binlerce çocuğun Avrupa içinde nerede olduğu, hangi amaçlarla kullanıldığı, kimler tarafından kaçırıldığı, ancak vicdanı nasır tutmamış insanlar için bir anlam ifade eder. Böylesine derin, insani boyutları olan bir konunun Avrupa Parlamentosu'nda gündeme getirilmesi belki vicdanları harekete geçirir diye umut ediyoruz” dedi.
“Nerede olursa olsun hakkı, hukuku, adaleti korumak ve konuşmakla yolumuza devam edeceğiz”
Dünyada Müslümanlara yönelik saldırıların son dönemlerde arttığından bahseden Erdoğan, “Göçmenlerin yaşadığı sorunlar ile yeniden hortlamaya başlayan Neonazi örgütlerin katliamları için ne yapılıyor? Almanya'da yaşanan olaylar malum. 11 Müslüman öldürüldü. Bunun 5'i bizim vatandaşımız. Yürekleri acımıyor. Polisler bile sadece seyirci. Hindistan tamamen katliamların cirit attığı bir ülke haline geldi. Müslüman katliamı yapılıyor. Dershanede ders çalışan çocukları ellerinde demirlerle, sopalarla öldüresiye dövüyorlar. Bunlar, nasıl olacak da dünya barışına imkan ve destek verecek. Mümkün değil. Lafa geldiği zaman nüfusu fazla diye ben güçlüyüm havasına giriyorlar. Güç orada değil. Adalet bununla tecelli etmez. Nerede olursa olsun hakkı, hukuku, adaleti korumak ve konuşmakla yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Cumhuriyet dönemi kısır geçti”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içinde yer alan Millet Kütüphanesi'nin öneminden bahseden Erdoğan, İstanbul'da bulunan Rami Kışlası'yla ilgili de, “Medeniyetler, maddi kalkınma unsurları yanında, kafa ve gönül zenginliğini ifade eden sembolleriyle tarihe mal olur. Ecdadımız, Orta Asya'dan Endülüs'e kadar ayak bastığı her yerde bu sembollere önem vermiştir. Bugün kadim vatanımız, Orta Asya'nın yanında Osmanlı ve Selçuklu coğrafyasının neresine gidersek gidelim bu eserlerin izlerini görebiliyoruz. Cumhuriyet döneminde maalesef oldukça kısır geçen bir süreç olmuştur. Gerçek anlamda medeniyet sembolü olacak eserler inşa etmekte zorlandığımız bir asrı geride bıraktık. Ülkemizin yönetimini devraldıktan sonra bu eksiği gidermek için epeyce bir çaba sarf ettik. Çalıştık, çalışıyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bu anlayışla Cumhuriyet döneminin sembol medeniyet eseri olarak inşa etmeye çalıştık. İlk hizmete girdiğinde kendi medeniyetlerine, tarihlerine, kültürlerine düşmanlık etmekle maruf kesimler, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne de çamur atmak için epey gayret sarf ettiler. Milletimiz, külliyemize sahip çıktı. Geçtiğimiz günlerde külliyemizin en gurur verici eseri olan ‘Millet Kütüphanemizi' hizmete açtık. Gerçek bir medeniyet sembolü olan kütüphanemiz, bir haftada 35 bin ziyaretçiyi ağırladı. Mimarisi, teknolojisi, kitap ve hizmet zenginliğiyle ülkemize yakışır eser olan kütüphanemizi araştırmacılarımız, öğrencilerimiz cennet gibi sahiplendi. İnşallah İstanbul'da da Rami Kışlası'nı benzer bir medeniyet sembolü olarak ülkemize kazandıracağız. Yakın zamanda onun inşaatına da başlıyoruz” açıklamasında bulundu.
Abdullah Sarica - Ömer Çetin - Hülya Keklik - Emin Kuvat