Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dünyaya Paris tepkisi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İstanbul'da yaşanan sokak eylemlerinde, Gezi eylemlerinde insan hakları savunuculuğuna özellikle soyunanlar Paris'te yaşananlar karşısında kör, sağır ve dilsiz hale dönüştüler" dedi.
"Türkiye'ye milyonlarca sığınmacı akın ederken, bizi sınırlarımızı açmaya davet edenler, kendi topraklarına yönelen aynı insanları dikenli teller ve duvarlar başta olmak üzere en sert tedbirlerle karşıladılar" diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Kim insan hakları savunucusu biz mi onlar mı? Onlar dünyada hala bir vahşet sergilemekten öte bir şey yapmıyorlar. Terör örgütleri ülkemize saldırırken bizi demokrasi sınavına tabi tutanlar, bombaların ve silahların namluları kendilerine yöneldiğinde demokrasiyi de insan haklarını da askıya almaktan çekinmediler. Dünyanın tüm kaynaklarını sömürerek kendi topraklarını hayat seviyesini yükseltmek için çalışanlar, Afrika'daki açların, Asya'daki mazlumların sadece edebiyatını yapmakla yetindiler. Biz böyle bir riyakarlığa asla başvurmadık, başvurmayız. Bugün Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisine sahip. Buna rağmen insani yardımlarda ilk sıralarda yer alıyorsak sebebi paramızın çok olması değil, gönlümüzün zengin olmasıdır. İnancımız ve tarihimiz bize mazlumların sığınağı olmamızı, mağdurların elinden tutmamızı, imkanlarımızı onlarla paylaşmamızı söylüyor. Eğer bugün Türkiye yaşadığı bunca badireye rağmen hala dimdik ayaktaysa bu paylaşmanın bereketi, el uzattığı insanların duaları sayesindedir. Bizim insan hakları meselesine bakışımız işte budur. Rabbim bizleri bu yoldan ayırmasın." "Milletimiz çok ağır baskılara maruz kaldı, acılar çekti" Erdoğan, Türkiye'nin insan hakları uygulamaları konusunda modern çağın yaklaşımlarına uygun en önemli adımları AK parti iktidarları döneminde attığının altını çizerek, "Cumhuriyet döneminde gerek tek parti CHP devrindeki o faşist anlayış sebebiyle, gerekse daha önceki yıllarda darbeler ve cuntalar eliyle milletimiz çok ağır baskılara maruz kalmış, acılar çekmiştir. 1960 darbesinin ardından rahmetli Menderes ve arkadaşlarının maruz kalmış olduğu haksızlık milletimizin yüreğinde hala kanayan bir yaradır. 1980 darbesi de aynı şekilde milletimizin vicdanını kanatan manzaralara yol açmıştır. 1997 yılında bu defa post modern yöntemler kullanılarak milletimizin hakkı, hukuku, değerleri saldırıya maruz bırakılmıştır" şeklinde konuştu. 28 Şubat gibi müdahalelerin Türkiye demokrasisinde açtığı yaraları tedavi ederken aynı zamanda başörtüsünden dolayı üniversite kapısından geri çevrilen kızların sorunlarını da çözmeye çalıştıklarına dikkat çeken Erdoğan, Türkiye'de hiç kimsenin kökeninden, inancından, kıyafetinden, düşüncesinden, ibadetinden dolayı horlanmadığı, ötekileştirilmediği bir yaklaşımı üstün kıldıklarını anlattı. Önlerine çıkartılan engelleri sabırla ve kararlılıkla birer birer aştıklarını dile getiren Erdoğan, kurulan tuzakları dikkatle ve dirayetle bozarak yollarına devam ettiklerini ifade etti. Erdoğan, buldukları her fırsatta Türkiye'nin demokrasisine, insan haklarına laf edenlerin bugün kendi imtihanlarıyla baş başa kaldıklarını belirterek, artık hiç kimsenin Türkiye'ye demokrasi, insan hakları ve özgürlük dersi vermeye kalkamayacağını vurguladı. Erdoğan, 31 Mart mahalli seçimlere ilişkin şu mesajları paylaştı: “Biz halka hizmeti, hakka hizmet olarak gören bir siyasi geleneğin müntesipleriyiz. Bugüne kadar girdiğimiz 14 seçimde milletimizin karşısına özünde sadece bu taahhütle çıktık. Önümüzdeki seçimlerde de milletimize sözümüz aynıdır. Belediyelerde halkımıza en iyi hizmetleri vermenin, şehirlerimizi en güzel şekilde mamur etmenin, çocuklarımıza aydınlık bir gelecek bırakmanın gayreti içinde olacağız. Genel merkezimizle, teşkilatlarımızla, adaylarımızla, AK Parti'ye gönül vermiş tüm kardeşlerimizle gece gündüz çalışarak 31 Mart 2019 akşamı partimize 15'inci zaferimizi yaşatmakta kararlıyız. Bunun için hep birlikte çok gayret göstermemiz gerekiyor. AK Parti olarak seçime kadar coşkuyla çalışacak, oyuyla birlikte gönlünü kazanmadığımız kimse bırakmayacağız. Büyükşehir ve il belediye başkan adaylarımızı açıkladığımız 74 şehrimizde gecemizi gündüzümüze katarak yola koyulmalıyız. Bizim için sadece belediye başkanlığını kazanmamız yetmez, en yüksek oyu da almak mecburiyetindeyiz. Milletimizin güvenini kazanmadan oyunu da gönlünü de kazanamayız. Her fırsatta, milletimize efendilik yapmaya değil, hizmetkar olmaya geldiğimizi söylüyoruz. Buradan bir kez daha ifade ediyorum; kibir ve büyüklenme bataklığına düşen, erişilemeyen ve konuşulamayan kişi durumuna gelen, istişareden uzaklaşan, gözü şahsi çıkarından başka bir şey görmeyen kimsenin AK Parti çatısı altında yeri yoktur. AK Parti şu veya bu kişinin şu veya bu dar kadronun değil bizatihi milletin partisidir. Milletin partisini milletten uzaklaştırmaya kalkan karşısında şahsımı bulur. Taşıdıkları tüm unvanları, geldikleri mevkileri, makamları AK Parti'ye borçlu olup da bugün başka mecralara yelken açmaya çalışanların ortak özelliği kibir abidesi haline dönüşerek milletten kopmuş olmalarıdır. 40 yılı aşkındır siyaset yapan bir kardeşiniz olarak bu tuzağa düşüp iflah olup kimseyi görmediğimi belirtmek istiyorum. İsimler gelip geçer, baki kalan sadece davalardır, hizmetlerdir. Bizim sadakatimiz davamızadır, hizmetimiz milletimizedir. Yol arkadaşlarımın hepsinin de aynı anlayışa sahip olduğuna, aynı bilinçle hareket ettiğine inanıyorum.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezindeki “İnsanlığa Umut: Türkiye” sergisini ziyaret etti.