"Dağa bayıra haykırdım"
Diyarbakır’da çocukları terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan ailelerin HDP İl binası önündeki eylemi devam ediyor. Yüreği yanan acılı anneler haykırıyor: “Kızım lise öğrencisiydi. Okula gitti, bir daha gelmedi.”, “Eşimi…
DİYARBAKIR'da 21 yaşındaki oğlunun HDP binasına girdikten sonra ortadan kaybolduğunu söyleyerek eyleme başlayan Hacire Akar, çocuklarını terör örgütüne kaptıran diğer aileler için işaret fişeği oldu. Annelere babalar da katıldı, eylem yapan terör örgütü mağduru ailelerin sayıları arttı. Remziye Akkoyun da oturma eylemi yapanlardan. Dilinden Kürtçe ağıtlar eksik olmuyor. Oğlu Azat 6 yıl önce, henüz 9 yaşındayken örgüt tarafından kandırılmış. Remziye Ana oğlunu 2-3 kez alıp yeniden eve getirmiş ama nafile. Remziye Akkoyun yaşadıklarını şöyle anlattı: "Azat daha 4. sınıfı bitirmişti. Yaz tatilinde arkadaşlarıyla beraber çıktı dağa. Hepsi döndü, Azat dönmedi. Onu bir daha sokağa salmam diye. Şimdi 15'ine girecek. Babası üç kere Kuzey Irak'a gitti almaya ama gelmedi. Sonra, 1 yıl önce haber geldi oğlumdan. Babasını aradı 'Baba gel görüşelim. PKK'nın elinde Irak'tayım. Kurtarın beni. Gelmek istiyorum, kaçamıyorum' diye Kuzey Irak'a çağırdı. Babası yola çıktı ama yolda kaza geçirince gidemedi. Oğluna, 'Senin yüzünden kaza geçirdim' demeyeyim diye, 'Hastayım gelemedim' dedi. O günden sonra bir daha aramadı. Artık haber alamıyoruz."
ARTIK KİM NE DERSE DESİN
Mekiye Kaya ise 4 yıl önce, henüz 14 yaşındayken ortadan kaybolmuş. Annesi Hüsniye Kaya 2 gündür HDP binasının önünde eylemde: "Diyarbakır Namık Kemal Lisesi ikinci sınıfta okuyordu. Evden giderken kimliğini, cüzdanını bile almadı. Kızımı her yerde aradım, bulamadım. Çeteler, 'Senin kızın Suriye'de' dediler. Kızıma uyuşturucu verip, kaçırdılar. Okula gitti bir daha gelmedi. Arkadaşı kandırdı. Her gün ağlıyorum. Bir haber yok. Kardeşleri de ağlıyor. Kızım saygılı, terbiyeli biz kızdı. Okula gidiyordu, geldiği zaman yatıyordu. 'Niye yatıyorsun' dediğimde 'Uykum geldi' diyordu. 2 gündür buradayım. Televizyonda gördüm buraya geldim. Belki kimse duymamıştır kızımın kaybolduğunu diye kimseye söyleyememiştim. Akrabalarım da bilmiyordu şu ana kadar. Artık kim ne derse desin. Ben annesiyim, ciğerim yanıyor. Kimin de ne dediği umurumda değil."
OTOBÜSTEN KAÇIRDILAR
HDP İl Binası önünde eylem yapanlardan biri de 4 yıl önce terör örgütü tarafından kaçırılan Şevket Altıntaş'ın oğlu Müslüm Altıntaş. Aslen Halfetili ancak 42 yıldır Gaziantep'te yaşıyor: "Erzincan'a giderken Tunceli Pülümür'de teröristler kaçırdılar oğlumu. Karakoldan, 'Tunceli-Pülümür yolunda çocuğunuzu kaçırdılar. Onların sorunu bizimle, rütbelilerle. Korkmayın, merak etmeyin 10 gün sonra bırakırlar' diye haber geldi. İlk şoku atlattıktan sonra umudumuz devam etti. Ha bugün ha yarın gelecek diye aradan 4 yıl geçti. Ankara İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan, sürekli bize '1 ay kaldı, 5 gün kaldı, bu sefer başaracağız. Evinize gidin huzur içinde bekleyin' dedi. Söyledikleri hep aynı cümle, 'Devlet yanaşmıyor'. Hiç mi PKK'nın suçu yok? Biz saf insanlarız, çabuk aldanır, çabuk inanırız. Bu bir zulüm. Otobüsü durdurmuşlar gece. Otobüs kapısı açılır açılmaz, 'Askerler ayağa' deyince, sesin kime ait olduğunu bilmeden oğlumla birlikte Adil Kavaklı adlı genç ayağa kalkmış. Ama o kişilerin PKK'lı olduklarını anladıklarında iş işten geçmişti.
DAĞA KAPTIRDIM...
Eve bazen geç geldiğimde, eşimi oğlumuzu resmine sarılıp gördüğümde kahroluyorum. Eşime karşı mahcup ve çaresizim. Utanıyorum yüzüne bakmaya. Ben bir babayım... Sözde evin reisi.. Oğlumu dağa kaptırdım... Bilmiyorum anlamıyorum. Ama bizler çok oyalandık. Oğlum kaçırıldıktan sonra 4 kez haber geldi. Videolarını gönderdiler. Ama bizi sevdiklerinden çocukların hepsi ezberletilmiş gibi aynı şeyi söylüyordu. 'Niçin bizi kurtarmıyorsunuz' diye devlete sitemleri vardı."
Şevket Altıntaş'ın eşi Songül Altıntaş da "PKK oğlumu kaçırdı. Oğlum gelene kadar ben buradan kalkmıyorum" diyor: "Kaçırıldıktan sonra videolar geldi. Sonra oğlumdan bir mektup aldım. Ama oğlumun yazısını tanıyorum, onun yazısı değildi. Mektupta diyor ki, 'Anne duydum ki, benim için televizyona çıkmışsınız.' PKK'ya sesleniyorum. Siz işkenceye koymuşsunuz oğlumu. Oğlumu size mi bırakayım? 'Oturun oturun, satılmışlar' diyor bize bir HDP'li. Biz parayı zor ayarladık buraya gelmek için. Oğlum da şerefiyle görev yapmaya gitti. İlk zamanlar rüyamda görüyordum. Askerden sonra, araba alma hayali vardı. Şimdi göremiyorum da rüyamda."
BANA OĞLUMU VERSİNLER GİDEYİM
Ağrı'nın Çatküzela Köyü'nde çobanlık yaparken 4 yıl önce kaçırılan Vahit Çur'un annesi Necla ve babası Bedirhan Çur da eylemde. Necla Çur yaşadıklarını şöyle anlattı: "Çözüm süreciydi. Çobandı oğlum. İlaç mı verdiler, beynini nasıl yıkadılar bilmiyorum. Vahit eve gelmeyince köy içinde dolandım, sordum. Kimse görmemiş. Eşimi alıp dağa gittim. Dağa, bayıra haykırdım. Bağırdım, çağırdım. Gittim buldum onu. Oğlum gözlerimin içine baktı, baktı... Biliyorum gelecekti ama korkuyordu. Ağladım, ağladım. Haykırışlarıma dağ taş inledi. Bayılmışım. Eşim beni geri götürmüş. Gözümü açtığımda oğlum yoktu. Nereye götürdüklerini bilmiyorum. Borç alıp 8 saatlik yoldan geldim. Fakiriz, bunu herkes biliyor. Oğlumu bana versinler gideyim. Vahit'i kandırdılar. Vahit daha askerliğini yapmamıştı. Günlerim ağlamakla geçiyor. Evde çay demliyoruz, sanki Vahit karşımda duruyor. Ağlıyorum, ağlıyorum, kalkıyorum sofradan. Eşkıya bunlar. Eşkıya böyle yapar."
SANATÇILARDAN ANNELERE DESTEK
Çocukları dağa kaçırılan annelerin, Diyarbakır'daki HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemine, sanatçılardan da destek geldi. Sanat dünyasından bazı mesajlar şöyle:
Sanatçı Ahmet Özhan: Meselenin birkaç cephesi var. Bir kere bir anne, empati yapalım. Biz de evlat sahibiyiz. Allah muhafaza değil mi? Bir annenin yüreğinin yanması bizim de yüreğimizin yanması demektir. Artı, mesele çok köklü. Onlarca yıllara dayanan bir acımız var, bir meselemiz, bir derdimiz var. Bunun bitmesi en büyük dileğimiz. Annelerin yüreklerinin sakinleşmesiyle, acılarının bitmesiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin acıları bitecek. Yürekten yanlarındayız. Kendilerini yalnız zannetmesinler. Onların yanlarındayız. İstedikleri zaman fiziki olarak da yanlarında oluruz.
Sanatçı Cenk Eren: Diyarbakır'daki anneler inşallah sağ salim evlatlarına kavuşurlar.
Sanatçı Uğur Işılak: Evladı anasından çalan vicdansızlar... Anaların ahında boğulasınız
Karikatürist ve oyuncu Hasan Kaçan: Terör örgütü PKK'nın patronları anaların çığlığını bastırmak, gündemden düşürmek için ciddi çabalıyor. Anaların sesini bastıramayacaksınız. Durmak yok. Tek gündemimiz bu.
Sanatçı Murat Kekili: Annelik bir makamdır. Bildiğimiz bütün makamlar içinde de ayrı ve kutsal bir yeri vardır. Kalbimiz ve insanlığımız, sonuna kadar Diyarbakırlı annelerle birliktedir. Kim olursa olsun her görüşten sanatçı taşın altına elini koymalı ve bu konuya siyasal bakmamalıdır
Oyuncu Şoray Uzun: Diyarbakır'dan haykıran, evlatlarını arayan annelerin sesini 'ama'sız, 'fakat'sız, koşulsuz duymalı ve duyurmalıyız! Allah hiçbir anne babayı evladı ile sınamasın
Oyuncu Vildan Atasever: Diyarbakır'da evlatları için feryat eden ve evlatlarına ulaşmaya çalışan anaların sesini 'amasız' ve 'fakatsız' duymalıyız. Tepkimizi açık ve duyulacak bir şekilde göstermeliyiz. Allah hiçbir anneye evlat acısı vermesin.
Yönetmen-senarist Semih Kaplanoğlu: Analarımızın hakkı ödenmez.
İMZA KAMPANYASI BAŞLATILDI
Diyarbakır annelerine destek amacıyla sosyal medyada imza kampanyası başlatıldı. Kampanyaya destek çağrısında "Aylardır, yıllardır evlatlarına hasret kalan bu annelerimize ses olalım. Gelin hep beraber bu cesur annelerin sesine kulak verelim, onların yürekten gelen feryadına ortak olalım. Bugün Diyarbakır'da yükselen annelerin sesi Kandil'i korkutmuştur. Bir imza da siz atın. Anneler direniyor, evlatlarını istiyor" ifadesi yer aldı.
Hürriyet