Felçli eşine 18 yıldır gözü gibi bakıyor
Eskişehir’de yaşayan emekli Halil Çam, gizli tansiyon sebebiyle beyin felci geçiren eşine 18 yıldır büyük bir sevgi ve titizlikle bakıyor.
1990 yılında hayatlarını birleştiren Nuriye ve Halil Çam çiftinin mutlu birlikteliği, 2000 yılında yaşanan elim bir olayla farklı bir boyut kazandı. Evlendikten 10 yıl sonra Nuriye Çam, sık sık şiddetli baş ağrıları yaşamaya başladı. Eşi ile birlikte defalarca kez hastaneye giden Nuriye Çam, gizli tansiyon hastasıydı. ‘Sinüzit' teşhisi konan ve yanlış uygulamalar sebebiyle hastalığı beyin felcine kadar ilerleyen Çam, hareket kabiliyetinin 4'te 3'ünü kaybetti. Yıllarca eşinin bitkisel hayatta yaşadığını ve her türlü bakımını eksiksiz olarak üstlendiğini dile getiren Halil Çam, eşinin eskisi kadar kötü olmadığını ve her geçen gün daha iyiye gittiğini belirtti.
“O zamanki sağlık koşulları ile şimdiki sağlık koşulları arasında çok fark var”
Eşinin beyin felci geçirdiği 2000 yılında kapıcı olarak bir apartmanda göreve başlayan ve 13 yıl burada çalıştıktan sonra emekli olan Halil Çam, “Evlendikten 10 sene sonra eşimde bir baş ağrısı olmaya başladı. Hastaneye gidiyoruz, geliyoruz hiçbir şey söylemiyorlar. Bir türlü sebebini bulamadılar. Gizli tansiyonmuş. Eşim böyle olduktan sonra öğrendik. İlk gün, eşimi hastaneye götürdüm. Gece, acile gittik. Acile gidince bize ‘Sinüzit' dediler. ‘Sabah polikliniğe gel' dediler. Gece eşim ağlayarak uyandı zaten. Bir iğne vurdular. İğneyi vurduktan yarım saat-1 saat sonra eşim tamamen kızardı. Kan dolaşımı hızlanmış iğneden sonra. Kan, beyne giderken tam beyin sapında, soğancığın içinden pıhtı atıyor. O gün, gece biz hastaneye gittik ama bir iğne vurup gönderiyor adam. Hiç ilgilenen yok. Tahlil, mahlil yok. O zamanki sağlık koşulları ile şimdiki sağlık koşulları arasında çok fark var. Eşim bu hastalığı bugün yaşasaydı, bilmiyorum ama bence çok daha iyi olurdu” diye konuştu.
“Ölene kadar zaten ayrılmam”
Eşinin, geçirdiği beyin felç sonrası uzun süre bitkisel hayattan farksız olarak yaşadığını aktaran Halil Çam, şunları kaydetti: “Eşimle şuan aram çok iyi. O zamanlar daha kötüydü. Sürekli yatıyordu. Sürekli göbekten besliyordum. Bir yandan da çalışıyordum. Eşim bana çok sabır gösterdi. ‘Her şey dakikasında olsun' diye bir şey demedi. ‘Git işini yap gel, sonra benle ilgilen' dedi. Ben de gittim işimi yaptım, ondan sonra eşimle ilgilendim. Bugünlere geldik. Temizliğini ben yaparım. Yemeğini ben yaparım. Her türlü ihtiyacını ben görürüm. Kendisi de anlayış gösterir. Yemek konusunda eşim tarif ederdi, ben ona göre yapardım. Ben aşçı değildim. Bilmiyordum. Ya tuzunu eksik koyarım ya başka bir şey olur. Ama şimdi, her şeyi dört dörtlük yaparım. ‘Eşini kaldırırken yardım edeyim mi?' derler. Millet, onun nasıl kalkacağını benim kadar bilmez. Hastaya bakan, hastanın halinden anlar. Ölene kadar zaten ayrılmam. Evlenmeyi düşünmüyorum.”