Yüzlerinde kömür karasıyla mevsimlik işçiler

Geçimlerini mangal kömüründen sağlayan mevsimlik işçiler, Erzincan Yakuplu köyüne 2 kilometre mesafede kurdukları çadırda ekmek mücadelesi veriyor.

Star Güney

İşçiler, sabah odun toplayarak başladıkları mesailerini, odun kömürü için yaktıkları ateşin başında gece yarısına kadar devam ettiriyor.  Pikniklerin vazgeçilmezi ateşin kaynağı mangal kömürleri, Erzincan Yakuplu köyünde mevsimlik işçiler tarafından bin bir zorlukla üretiliyor. Güneydoğu illerinden aileleriyle ekmek parası için nisan ayı başında ilçeye gelerek çalışmaya başlayan mevsimlik işçiler, Yakuplu köyüne yaklaşık 2 kilometre mesafedeki bir dağın eteğine kurdukları çadırda ekmek mücadelesi veriyor.  “Günün ilk ışıklarıyla mesai başlıyor” Atalarından gördükleri doğal yöntemlerle odun kömürü üreten işçiler, Orman İşletme Müdürlüğü`nün belirlediği bölgelerden elde ettikleri meşe odununu yakıp mangal kömürüne dönüştürüyor. Günün ilk ışıklarıyla mesaiye başlayan ve traktörlerle ormana ulaşmak için yolun bitimine kadar giden işçiler, yürüyerek meşelerin bulunduğu dağlık alanlara dağılıyor. Zorlu bir yürüyüşten sonra çalışma alanına gelen işçilerin kimi motorlu testereyle kimi ise balta yardımıyla mangallık kömür yapmak için meşe kesiyor. Kesilen meşeleri çadırların bulunduğu alanda kurdukları ocaklarda 2 ila 3 hafta kontrollü şekilde ve başında nöbet tutarak yakan işçiler, daha sonra soğutma çalışması yapıyor. Bu işlemler sonucu oldukça meşakkatle elde edilen odun kömürleri, kamyonlara yüklenip alıcılarına götürülerek satışa sunuluyor. Bu süreçte yaşamlarının büyük bir kısmı konakladıkları çadırda, ormanda ya da odun kömürü elde etmek için yaktıkları odunların başında nöbet tutarak geçen ve yüzlerinden kömür karası eksik olmayan mevsimlik işçiler, oldukça zorlu bir iş yapmalarına rağmen ekmek parası kazanmanın mutluluğunu yaşıyor. Mardin`den ailesiyle çalışmak için Erzincan'a gelen ve 8 yıldır bu işle uğraşan Şehmuz Akgün, “8 senedir üretim yapıyoruz. Bu işi yapıyorum. Şu anda burada olan çocukların da hakkı da var. Türkiye'de çocuklar nasıl ki parkta gezmek istiyorsa bizim çocukların da hakkı var. Biz bu çileleri çekiyoruz. Bu kömürü yapıyoruz. Avrupa'dan gelen kömürü 5 milyon 800 TL alıyorlar.  Bizim kömür şu anda 2,5. Gerçekten bizim şu naylonun içinde yaşadığımızı bir görsünler. Nasıl yaşıyoruz. Biz burada 2. ayın 15-20'si gibi geliyoruz. 11 ayın 15'inde gidiyoruz. Toplam 8-8,5 ay burada kalıyoruz. 8 ay burada kalıyoruz. Bu üretimi yapıyoruz. Mangal kömürünü dağdan indiriyoruz. Bütün odunları teker teker atıyoruz yol kenarlarına, yol kenarlarından çocuklarla beraber traktöre yükleyip getirip ocak yapıyoruz. Şu ocakları yaptığımız zaman ocakların sönmesi için 20 gün gece gündüz nöbet tutuyoruz. 20 gün boyunca bu ocakların başında bekliyoruz. Çünkü beklemezsek kül oldukları zaman bizim de emeğimiz boşa gider” dedi.  Zor şartlar altında mangal kömürü üretmeye çalıştıklarını ifade eden Murat Akgün ise, “Mangal kömürü yapıyoruz. Buraya 4'üncü ayda gelmişiz, 11 ayın 15'inde işimiz bitiyor. Bizim ormandan mühletimiz vardır. Ondan sonra biz kesime gidiyoruz. Kesimimizi yapıyoruz. Ondan sonra çekmeye başlıyoruz buraya. Belirli bir sahamız var burada. Biz traktörle çekiyoruz dağdan. Buraya getirip çatıyoruz. Ondan sonra yakıyoruz. Emeğimiz buradan çıkıyor. Burada yaklaşık 15 sefer vuruyoruz. 12 günde yanıyor. 3 günde de kömürü çıkarıyoruz” diye konuştu. Mangal kömürünün yapımını aşama aşama anlatan Feyzullah Çelik'de, “15 gün yanacak. 15 gün boyunca nöbet tutacağız başında, 15 gün sonra kömür olacak. Zor, kolay bir şey değil. Burada 4 ayda geliyoruz. 11 ayda gidiyoruz kışa kadar buradayız” ifadelerine yer verdi.  Çadırda ilkel şartlarda ekmek parası için yaşam mücadelesi verdiklerini kaydeden Sevim Akgün ise, “Çok zor ama ne yapayım çocuklar için çalışıyorum. Burada budama yapıyoruz. Kömür çıkarıyoruz. Dağa gidiyoruz odun atıyoruz. Budama yapıyoruz. Traktöre yüklüyoruz. Buraya kadar getiriyoruz. Şu anda ev işi yapıyoruz. Kömür çatıyorum. Çocukları banyo elbise falan elde yıkıyoruz” dedi.