Disleksi Tedavisinde Erken Tanı İle Normali Yakalamak Kolaylaşıyor
Toplumda öğrenme güçlüğü olarak tanımlanan disleksi, doğuştan gelen bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkıyor.
Erkek çocuklarda kız çocuklarına göre daha fazla görülen disleksi tanısının çoğunlukta ilköğretim döneminde konulduğuna dikkat çeken DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Emine Demirbaş Çakır, “Ne kadar erken dönemde müdahale edilirse çocuk açısından normali yakalama oranı o kadar artar” diyor.
En sık görülen nörogelişimsel bozukluklardan biri olan disleksi, doğuştan gelen yapısal bir durumdur. Yapılan çalışmalar annede ya da babada disleksi bulunmasının çocukta disleksi görülme riskini artırdığını gösteriyor. Stresli gebelik, erken doğum, gebelikte sigara ve alkol kullanımı, gebelikte geçirilen enfeksiyonlar, doğum travması gibi nedenlerin beynin gelişimini olumsuz etkileyerek disleksiye yol açabileceği düşünülüyor. Disleksinin erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık gördüğünü belirten DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Emine Demirbaş Çakır, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Amerikan Psikiyatri disleksiyi, “okuma bozukluğu ile giden özgül öğrenme güçlüğü (ÖÖG)” olarak tanımlıyor. ÖÖG, zekâsı normal ya da normalin üstünde olan çocukların, yaş, zekâ düzeyi ve aldıkları eğitime göre okuma, yazma ve matematik öğrenmede beklenenden geri olması durumu... ÖÖG içinde en sık görüleni (yaklaşık ?’i) ise okuma bozukluğu yani disleksidir. Bu nedenle çoğu zaman “ÖÖG” yerine disleksi kelimesi kullanılıyor.”
Her çocukta farklı belirtiler görülebilir
Disleksi tanısının sıklıkla çocuk okula başladıktan sonra konulduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Çakır, disleksi belirtilerinin her çocukta başka ve farklı şiddette olabileceğinin altını çiziyor. Disleksinin çocukların sadece bilişsel değil, motor, sosyal ve duygusal gelişimini de etkilediğini anlatan Uzm. Dr. Çakır, hastalığın doğuştan gelen bir durum olduğu için erken dönemlerinden itibaren belirtilerinin fark edilebildiğini, ancak çocuğun bazı alanlarda yaşıtları gibi gelişirken, bazı alanlarda yaşıtlarından farklı olmasının ailelerin de kafası karıştırdığını anlatıyor.
Baskın el kullanımı geciktiyse bu disleksi belirtisi olabilir
Uzm. Dr. Çakır, bu durumu şöyle açıklıyor: “Örneğin çocuğun her şeyi anlayıp yerine getirirken, bir yandan da yeteri kadar iyi konuşamaması aileyi şaşırtır. Sıklıkla erken çocukluk döneminde konuşma gecikmektedir. Konuşmaya başladıktan sonra ise yaşıtları gibi konuşmadıkları, daha az kelime dağarcığına sahip oldukları, nesne, renk, sayı gibi kavramları öğrenmekte zorlandıkları, bazı sesleri telaffuz edemedikleri, dün-bugün ya da hoş geldin- güle güle gibi kavramları doğru kullanamadıkları, şarkı, şiir ezberlemekte zorlandıkları görülmektedir. Sağ-sol, ön-arka gibi yön kavramlarını öğrenmekte, ayakkabılarını, kıyafetlerini giymekte güçlük yaşayabilir, ters giyebilirler. Kalem tutmakta, makas kullanmakta, taşırmadan boyama yapmakta, basit geometrik şekilleri kopya etmekte, top oynamakta, zıplamakta, koşmakta zorluk yaşayabilirler. Uzun süre parmak ucu yürüme görülebilir. 5 yaşına gelmiş olmalarına rağmen hala her iki eli de kullanabilirler. Baskın el kullanımına geçiş gecikebilir. “Çapraz lateralizasyon” adını verdiğimiz durum sıkça görülür. Örneğin sol elle yemek yerken topa sağ ayağıyla vuruyordur. Arkadaşlarının ismini öğrenmekte zorlanırlar. Anaokulunda o gün neler yaptıkları sorulduğunda hatırlamakta güçlük yaşadıklarından sıklıkla “bilmiyorum” ya da “söylemek istemiyorum” derler. Aileler bu durumu çocuklarının gün içinde yaşadıklarını onlara anlatmak istemediği şeklinde yorumlar ve üzülürler. Dikkatlerini toplamakta, sürdürmekte, etkinlikleri tamamlamakta, kurallara uymakta güçlük yaşayabilirler. Çabuk sıkılma ve hareketlilik gözlenebilir.”
Yazıları eksik ve ters yazıyorsa dikkat!
Uzm. Dr. Emine Demirbaş Çakır, ilköğretim döneminde görülen disleksi belirtilerine ilişkin ise şu örnekleri veriyor: “Çocuğun yeterince desteklenmesine rağmen harfleri öğrenmekte zorlandığı, çabuk unuttuğu, harfleri tanıyamadığı, harfleri karıştırdığı görülüyor. Yanlış ya da kelimeyi tersten okur. Yavaş ve duraksayarak okur ya da okuma yapmayı istemez. Kendi okuduğunda anlamadığı, başkası okuduğunda daha iyi anladığı görülür. Kalemi düzgün tutamaz. Eksik ve yanlış, ters yazar. Yazarken uygun boşluk bırakmaz. Tahtadan deftere geçirirken zorlanır. Alfabedeki harflerin sırasını karıştırır. Yeni terimleri öğrenmekte, ödevlerini almakta ve yapmakta zorlanır. Sözlü yönergeleri takip edemez, sağını solunu karıştırır. Bakarak şekil çizemez. Ayakkabı bağcığı bağlamakta, düğme iliklemekte zorlanır. Sakardır, top oynamaya, koşmaya isteksiz olur. Bunların dışında okula gitmek istememe, kaygı, özgüven eksikliği gibi pek çok belirti sayılabilir.”
Tedavinin temelinde bireysel eğitim yatıyor
Çocuklarda gelişimsel farklılıkların ve öğrenme sorunlarının ilk fark edildiği zamandan itibaren bu konunun aileler ve okullar tarafından dikkate alınması gerekiyor. Uzm. Dr. Emine Demirbaş Çakır, belirtiler fark edildiğinde mutlaka çocuk psikiyatrisine başvurulması gerektiğinin altını çiziyor. Çocuk psikiyatrisi değerlendirmesinde çocuğun gebelikten itibaren ayrıntılı öyküsünün alındığını anlatan DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Emine Demirbaş Çakır, bununla sınırlı kalınmadığı; öğretmenlerin gözlemlerinden yaşa uygun zeka testlerine, kan testlerinden gerekirse diğer tıp branşlarından (çocuk nörolojisi, kulak burun boğaz) ek değerlendirmelere birçok değerlendirme sonucu tanı konulduğunu ifade ediyor. Disleksi tedavisinde en önemli noktanın erken tanı olduğunu hatırlatan Uzm. Dr. Çakır, “Ne kadar erken dönemde müdahale edilirse çocuk açısından normali yakalama oranı o kadar artar. Tedavi temel olarak bireysel eğitim uygulamalarıdır. Her çocuk için hangi alanda ne şiddette güçlük olduğu tespit edildikten sonra bireye özgü eğitim planlanmaktadır. Disleksiye eşlik eden durumların varlığında (özellikle dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) medikal tedavi de öğrenme güçlüğüne yönelik eğitimin başarısını artıracaktır” diyor.
0 0 0 0 0 0
Disleksi Tedavisinde Erken Tanı İle Normali Yakalamak Kolaylaşıyor
Haber Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.